20 Kasım 2014 Perşembe

Kaç Katlı?

Geçmişte yapılan hataların bedellerini çok sonra ödeyebilir insanlar. Vakti zamanında beni yorup kanatan mükemmeliyetçiler şimdi birer birer dökülüyor. Ah almayı hak edecek şeyler yaptılar.. Çok saçma şeyler için sıkmışlar canımı, çok fazla izin vermişim.. Beddua etmem, sevmem. Canı sağ olsun demek daha insancıl geliyor bana. Gel gelelim ki şu an hangisine baksam bir tantana.. 

İnsan bazı olguları zaafa dönüştürmemeyi öğrenince daha kolay oluyor yaşamak. Ben daha da güçlenerek ben kaldım, onlarsa erimeye mahkum.. Keşke bu kadar egoist ve şımarık olmasalardı da şu an böyle görmeseydim.. Üzülebilmek onlar adına bile garip. Neyse.. Şimdilerde benim adıma sakince mutlu olabiliyor ya da keşke diyorlar.. Başka bir seçenekleri yok çünkü. Zamanında yaptıkları acımasızlıkların bedeli bunların hepsi. Hunharca bir zevk almıyorum bütün bunlardan. Sadece insan hak etmediğini düşündüğü şeyleri bir zaman sonra silip yenisini inşa edebiliyormuş. Geriye geçmişteki yıkıntıların tozlarını üflemek kalıyormuş.

Zaman geçtikçe dertler değişiyor, insanlar değişiyor, bakışlar bile değişiyor.. Yeniden inşa ettiğin hayatındaki farklılıklar sana sabırlı olmayı öğretiyor. Her koyduğun taş öyle bir oturuyor ki, yerinden oynatana aşk olsun.. Son bir kaç günde yeni taşlar koydum ben binama. Baktığında içini sakinleştiren, parlaklığı ile mutlu eden cinsten değil bu taşlar. Yeni bir şey oluşturuyorsan şayet arada pürüzlü yüzeyleri olan taşlar da koyacaksın ki, zamanı gelip karşına çıktığında şaşkınlık olmasın. Koyacaksın ki, diğerlerinin kıymetini çok daha iyi anlayabilesin.. Kabul ediyorum bir şekilde rahatsızlık veriyor, ama hayat sadece güzelliklerden oluşmuyor ne yazık ki.. Arada alakasız bir renk olmalı. Şimdilerde sadece sağlam kalmanın derdindeyim. Bu yüzden her gün yeni bir taş eklemek bana en iyi gelen şey..

19 Kasım 2014 Çarşamba

???

 Gecenin bir körü bir şekilde yine uyuyamadım.
 Dün geceki kabustan sonra uyumak gelmiyor içimden.
 Halbuki sabahtan itibaren çok fazla işim var yarın.
 Kimse ile konuşmak gibi bir isteğim yok.
 İşimi yapıp eve kapanmak cazip bu aralar.
 Kafamdaki milyonlarca baloncuk nasıl olsa kaybolmuyor.
 O zaman neden ekstra çaba sarf edeyim konuşarak?
 Ruhum kanıyorsa eğer ne iyi gelecek bana?
 Her zaman sabırlı ve anlayışlı Sibel olmak..
 Bu huyum çok zarar verdi şimdiye kadar ama bir şekilde engelleyemiyorum.
 "Neyin var?" sorusuna cevap vermek istemiyorum.
 Keşke sadece bakınca anlayıp sormasa kimse.
 Kızıyorum bazen..
 Kimsenin umurunda değil, kendimce sinirleniyorum işte.
 Peki nedir bu kadar değersiz kılan?
 Neden bu kadar beyin fırtınası?
 Nedir eksik olan?
 Belki de her şey fazla tam..
 Bu yüzdendir kalkanlar ile yaklaşmak..
 Ben bunu hak etmiyorum ki.
 En azından bence..
 Hoş hak etmediğim çok fazla şeyi yaşıyorum zaten..
 Bunlara sesim çıkmıyor da şimdi bu isyan neden?
 Saçma sapan sorular ve dağınık bir yazı..
 Beynim bundan çok daha dağınık maalesef..

15 Kasım 2014 Cumartesi

Kümeler..

Hayat her yeni günde yeniliklere uyanmayı tembihler. Farkında olsak da olmasak da böyle.. Rutinlik bizi yorabilir diye her yeni gün bir öncekinden biraz daha farklı aslında. Tanıdığın , bildiğin insanlar da bir o kadar farklı tabi ki. Tercihleri, öncelikleri, bakış açıları 1 derece bile olsa değişir. Düşünce yapısı denen şey insanların kişiliklerine kattıklarının sadece bir kısmını oluşturur. Farklı düşünce yapıları birleşince yelpaze genişler ve bir konu hakkında verilebilecek kararları etkiler. Uzun zamandır tanıdığın biri ile bir gün konuşmaların esnasında öyle bir cümle duyarsın ki bir anda her şey bulanık bir hal alır ve saniyesinde bambaşka bir şekilde netleşir. İyi tarafları çok fazladır bu tür durumların. Gel gör ki bazen de öyle bir ya da iki cümle çarpılır ki suratına "Ben gerçekten çok sığ düşünüyorum sanırım?" dediğini fark edersin. Acı verebilecek cümleler, daha doğrusu rahatsız edici cümleler de senin kararlarını bir şekilde etkiler. Kimsenin istekleri ve beklentileri başkası ile uyuşmak zorunda değil tabi ki, ama bu kişi senin en yakınlarında olduğunda olay birazcık değişiyor. Ne yazık ki beynimizin yanına kalbimiz eklenince bazı şeyler daha yaralayıcı olabiliyor. İlişkiler kategorilere ayrılır hayatlarda. Aile, iş, sosyal ve özel hayat. Sen ayırdığın kategorilerde minimum beklenti ve istekler ile yürütürken ikili ilişkilerini bir bakmışsın ki senin kategorilerden birine yerleştirdiğin kişi için sen o kategoride değilsin. Seni onun içine alamamış. Alsa da kapsayan kümelerden oluşan bir karmanın içindesin. Bir şekilde sen bildiğin, daha doğrusu hissettiğin yerde değilsin. Olmak zorunda da değilsin aslında (yine beklentisiz hareketler). Senin koyduğun yerde o iletişimi yaşatabilmek mesele. Karşı tarafın sana yaşatmak için verdiği destek sen adım atarsan gerçekleşecek. Kimse sana ekstra bir yardımda bulunmayacak bu konuda. Unutma sen kapsayan kümenin içindeki bir noktasın.