25 Şubat 2017 Cumartesi

Başarmanın Yarısı

İzlediğim tüm filmler, dinlediğim tüm müzikler benden bir şeyler taşıyor sanki.
Her insanın yaşadığı bir duygu mu bu? Tabi ki öyle..

Gerçek yaşam ne müziklere benziyor ne de filmlere..
Gerçek yaşamda insanlar çok daha bencil ve acımasız. Masaldaki cadılar gibi değiller.
Kendi çıkarları için bir damla vicdan azabı çekmeden, senin kim ve nasıl olduğuna bakmadan bir kalemde harcıyorlar. Adalet duygusu insana doğumunda ekleniyor. Sonradan kazanan çok az. Adil yaşam denen bir şey mevcut olmadığı gibi, bunsuz yaşamayı da sorun etmiyorlar. Aklım almıyor. 

Bir süre sonra bakıyorsun ki her yer ikiyüzlüler ile dolmuş. İnsanların yüzüne gülüp arkasından atıp tutanlar, sinsice kuyu kazanlar, ayak kaydıranlar.. Etrafı öyle bir sarmışlar ki nereye çevirsem gözlerimi mide bulantısı yaşıyorum. Tahammül edemiyorum. Çığlık atasım geliyor ama susmanın erdem olduğu noktayı kullanıyorum çoğu kez. "Yazık!" diyorum kendi kendime.. Yazık çünkü iyi insan olduklarını iddia edip bir de buna kendileri inanıyor. Beni, onu, şunu, bunu kandırabilirler ama kendilerini kandırmaları çok yazık. 

Tanrının insanlara yüklediği en kötü özelliklerden biri bencillik. Kötü diyorum çünkü insanlar kötüye kullanmakta uzmanlar. Kendi çıkar ve iyiliklerini sağlamak için neler yapanlar var. İlahi adalet denen şey varsa eğer bir gün onları bulacaktır. O güne kadar daha da mutsuz olmamak adına buna inanarak yaşamak tercihimdir.